Sizi bilmem ama yılbaşı konseptini, yılbaşı ağaçlarını ve yeni yıl ruhunu oldum olası sevmişimdir. Evin, sokakların, vitrinlerin rengarenk, ışıltılı ve umut dolu görünümünü hep çok heyecan verici bulurum.
Gel gör ki yeni yılla birlikte tüm bunlara atfettiğimiz anlam da değişime uğrar. Varlığın doğası gereği metamorfoz kaçınılmazdır tabii ama önceden olumladığımız bu objeler, algımız, bakış açımız, herşey olabildiğince farklılaşır. Kırmızı Poinsettia'lar solar, yaprak döker, mumlar yarı eriyik formlarıyla tüm çekiciliklerini kaybeder, yılbaşı ağaçlarını bir hüzün, bir tüketilmişlik hali sarar. Sanki kullanılıp bir kenara atılmış, işlevselliklerini yitirip değersizleşmiş, yaşam enerjilerini kaybetmiş, zamanın öncesine takılıp kalmış, bugüne taşınamamış gibilerdir...
Genç ve çekici bir kızdan makyajı akmış yaşlı bir kokonaya evrilen, neşenin hüzne dönüşümüne aracılık eden bu ağacı toplamak, seneye kadar dinlenmesi ve yenilenmesi için ona zaman vermek yapılacak en doğru şey herhalde...